Share This Article
Uzaya çıkışınız, inişiniz; oradaki karanlık, insanı hayrete düşüren bir azamet. Bütün bunlar muhakkak surette bir “Yaratıcı”nın varlığını kabule sevk ediyor sizi. Bir Müslüman olarak yalnız ben değil, farklı inanç mensupları da aynı şeyi hissettiler.

Gezegenleri, yıldızları, ayı, galaksileri gördüğünüzde O’nun varlığına kani oluyorsunuz. Biliyorsunuz, uzayda sesi taşıyacak boşluk olmadığından sesin yeryüzünden oraya aktarılabilmesi mümkün değil. Fakat bu azamet içerisinde ben ezan sesi duyuyordum. Dolayısıyla etrafımdakilere de hemen sordum; ama onlar ya ezanın ne olduğunu bilmiyorlardı ya da öyle bir şey duymadılar. Fakat benim için uzay, baştan sona Hazreti Allah’ın mucizeleri ile doluydu. Ayrıca aya gidenlerden bir kısmı, Peygamber Efendimiz’in mucizesiyle yarılan aydaki o izleri gördüğünü ifade etmişlerdi. Her insan farklı tecrübeler yaşıyor orada. Benim için orayı görmek, Hz. Allah’ın (c.c.) azamet ve kudretini bizzat müşahede etmekti. Diğer yandan uzaya çıktığınızda insan denen şeyin ne kadar aciz olduğunu, dünyanın milyonlarca gezegenden yalnız biri olduğunu ve bir noktayı andırdığını görüyorsunuz. Dolayısıyla insanların sürekli kavga ettiğini görmek çok üzücü. O halde insanların zihin yapısını değiştirmek, bir bütün olarak gezegenimizi korumak için bir şeyler yapılmalı.